Siparişleriniz İçin

Siparişleriniz ve Bilgi İçin (0216) 359 51 61 - 359 51 62 (Ticket, Sodexho Yemek Çekleri ve SmarTicket geçerlidir.)



4207 sayılı kanun gereği 18 yaşından küçüklere tütün ve alkollü içecek satışı yasaktır


18 Ocak 2011 Salı

Türkiye'nin Ödüllü Şarabı Likya Podalia Paga'da

Concours Mondial De Bruxelles 2010 Şarap Yarışmasında yaklaşık 7000 şaraptan sadece 28 kırmızı şarap Büyük Altın (Great Gold) ödülüne layık görüldü. Bu ödüllerden birini Likya, Podalia Kalecik Karası & Malbec 2008 kupajı ile Türkiye'ye getirdi.


%60 Kalecik Karası %40 Malbec Koyu yakut renginde damakta ideal yogunlukta cok iyi bir buruna sahip,çok dengeli,çok akıcı.ilk burunda canlı siyah meyvemsi daha sonra kuru meyve tadlari on plana cıkıyor.Tum steaklerle mukemmel uyum sağlar.




Tadım notları: 
"1100 metre rakımlı Elmalı'daki bağların Kalecik Karası, Malbec ve çok az da Pinot Noir üzümlerinden. 14 derece alkollü.
Burun ve damakta kiraz, vişne ve yabanmersini tonları belirgin. Çok canlı meyvemsi, diri, taze ve rahat içimli. Tanenleri kadifemsi, sevimli, zarif ama kişilikli. Bu yıl, kuzu veya kümes hayvanlarının etleriyle, 14 derecede denenmeli."

                                  Gusto Haziran 2010




Likya'nın ödüllü diğer şaraplarını da Paga'da bulabilirsiniz:

Likya Arykanda Cabernet Sauvignon 2008               

International Wine Challenge England 2010                         
SILVER MEDAL                                                           

Decanter England 2010                                                     
BRONZE MEDAL         
                                   
Likya Arykanda Chardonnay & Sauvignon Blanc 2008
Awc-Vienna 2010
SEAL OF APPROVAL


Likya Arykanda Sauvignon Blanc 2008
AWC-Vienna 2009
SEAL OF APPROVAL

            
Likya Arykanda Chardonnay 2008
Challenge International Du Vin France 2010
BRONZE MEDAL

AWC-Vienna 2009
SEAL OF APPROVAL

Likya Cabernet-Sauvignon-Boğazkere 2007
Awc-Vienna 2010
GOLD MEDAL

International Wine Challenge England 2010
BRONZE MEDAL

International Wine Challange England 2009
COMMENDED



Likya Cabernet Sauvignon-Boğazkere 2008
Decanter England 2010
BRONZE MEDAL

International Wine Challenge England 2010
COMMENDED

Awc-Vienna 2010
SILVER MEDAL


Challange International Du Vin France 2009
SILVER MEDAL

International Wine Challange England 2009
 
COMMENDED


Likya Kızılbel Merlot-Syrah-Öküzgözü 2008
International Wine Challenge England 2010
COMMENDED

Decanter England 2010
COMMENDED

Awc-Vienna 2010
SILVER MEDAL


Likya İsinda Rose 2009
Awc-Vienna 2010
SILVER MEDAL

16 Ocak 2011 Pazar

"Aecht Schlenkerla Rauchbier" Paga'da

Aecht Schlenkerla Rauchbier Almanya'nın ünlü isli birası. Bamberg şehrinde 1678 yılından beri üretiliyor. Yoğun tadını,arpa maltının kayın ağacı odununun kömürü ile islenmesine borçlu.

Bu özel tadı North Shield kalitesiyle ülkemize getiren Teoman Hünal şöyle anlatıyor:

"Yıllar, hatta yüzyıllar önce bira yapılırken çimlendirilen arpa tıpkı Islay viskilerinin arpasının turba ateşinde kurutulması gibi odun ateşinde kurutulurmuş. Ve biraya da tıpkı ada viskilerinde olduğu gibi is kokusu sinermiş. Bamberg'te hala bu yöntemle bira yapılıyor. Rauchbier, yani "isli, dumanlı bira" denilen bu biraların en ünlüsü Aecht Schlenkerla, 1678 yılından beri Bamberg'teki birahanesinde ahşap fıçılardan servis ediliyor. Bamberg Altstadt'ının kalbinde, neredeyse şehir kadar eski, şehir kadar tarihi binaya giriyoruz, bir köşedeki ahşap masada oturan genç adam bizi selamlıyor. Matthias Trum, Schlenkerla'nın sahibi olan ailenin altıncı neslinin temsilcisi. Biralarımız gelince sanki gözleri benim kadar parlıyor. Rauchbier'lerimizi ilk önce kokluyoruz, hoş bir is kokusu sanki birahanede bir şömine yanıyormuş gibi çevremizi, bedenimizi sarıyor. Masamızda olmayan bir tabaktan sanki kızarmış beykın kokuları yükseliyor. İlk yudumumuzla anlatılması zor bir aromalar fırtınası kopuyor, kestane rengi bira damağımızda patlıyor."

"Yan masamızda Schlenkerla'nın 60 yıllık müdavimi olduğunu söyleyen bir adam, 'Biliyor musun, o içtiğiniz bira dünyanın en iyi iki birasından birisi' diyor. 'En iyi biralar sizce hangileri?' diye sormamı neredeyse beklemeden Rauchbier'inden kocaman bir yudum alıp sayıyor: 'Prag'taki U-Fleku, Aecht Schlenkerla, Guinness, Pilsner Urquell ve Tuborg'. Tuborg'a sizin gibi ben de şaşırıyorum, 'Nerede o Kopenhag'taki eski Tuborg'lar ' diye mırıldanıp bir yudum daha Rauchbier alıyor. Adam 60 yıllık müdavim, nasıl tartışayım ki?"

Himalayalar'dan Gelen Doğal Tuz Paga'da



Himalaya tuzu, günümüzden 250-300 milyon yıl önce oluşan eski deniz tuzudur. Eski deniz tuzu olduğu için suda çözünen tüm mineralleri, yeryüzünde bulundukları ve çözündükleri oranda içerir. Çevresel kirlenme olmadığı için rafine edilmez, böylece içerdiği mineraller ve iz mineraller yok olmaz.

Himalaya Tuzu'nun Oluşumu:

Günümüzdeki Hint Yarımadası yerkürenin şekillendiği dönemde adaydı ve Asya Kıtası ile çarpıştı. Bu çarpışmanın etkisiyle, dünyamızın en yüksek noktası Everest'i barındıran Himalaya Dağları oluştu.
Bu oluşum sırasında arada kalan deniz tabanı düzleşerek suyun buharlaşmasına neden oldu. Böylece deniz tuzunu bu bölgeye bıraktı.
Bugün, büyük bir kısmı Pakistan toprakları içerisinde olan tuz havzası ve tuz madenleri, bölgede sanayi ve yerleşim olmadığı için kirlenmeden günümüze ulaşmıştır. Bu nedenle işlenmesine gerek kalmadan gıda maddesi olarak kullanılabilmektedir.

Himalaya Tuzu'nun Rengi:

Dünyamızda, beyazdan siyaha pembeden kırmızıya kadar pek çok renk ve renk tonunda tuzlar vardır. Himalaya tuzu da beyaz, açık pembe, koyu pembe ve kahverengi tonlarda olabilmektedir.
Renk farklılığının nedeni, bazı minerallerin yüksek oranda olması nedeniyle renklerinin baskın hale gelmesi, böylelikle oluşan tuza renklerini vermelerinden ileri gelir.
Bu renkli tuzlar topikal, yani banyo tuzu olarak kullanılmak için uygundur. Gıda maddesi olarak kullanırken dikkatli olunması gerekir. Şöyle ki;
Ülkemizde, sofra tuzu olarak kullanılacak tuzların çeşitliliğini düzenleyen ''Türk Gıda Kodeksi Tuz Tebliği'' Madde 5 ''a'' bendinde belirtilen ''tuz beyaz renkte olmalıdır'' tanımlamasından, beyaz renkte olmayan tuzların riskli olabileceği de anlaşılmalıdır.
Açık-koyu pembe ve kahverengi tuzlara rengini veren demir mineralidir ve tıp çevrelerince de bilinmektedir ki demir eksikliği tedavi edilebilirken demir fazlalığı için yapılacak çok fazla bir şey yoktur. Demir fazlalığı olduğunda, karaciğerde siroz, panreasta fibrozis ve beraberinde şeker, kalp hastalıklarından söz edilir.
Bununla beraber bu renkli tuzlar, damak tadı için bazı özel menülerde arada bir kullanılabilir.

Himalaya Tuzu'nun Faydaları:

84 mineral içeren ''Himalaya Kristal Tuzu''nun (Purelife orijinal Himalaya kristal tuzudur) faydalarını şu şekilde maddeleyebiliriz:
* Vücudun su dengesini düzenler
* Hücrelerimizin, dolayısıyla vücudumuzun pH dengesinin düzenlenmesine destek verir (asit baz dengesini sağlar, bedenimiz ağırlıklı bazik olmalıdır ve tuz bazik olmaya katkı sağlar, hastalıklar asidik ortamda gelişir (mide hariç, üstelik mide asidi üretimi için tuzdaki klora ihtiyaç vardır)  
* Metabolizmanın sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesine katkı sağlayarak kan şekeri dengelenmesinden yaşlanma belirtilerini azaltmaya kadar destek verir.
* Hücrelerde su geçişmesine -ozmos- sebep olması neticesinde hidroelektrik enerjisi üretimine destek olur
* Besin maddelerinin emilimine yardımcı olur
* Kas kramplarının önlenmesine yardımcı olur
* Kemiklerimizin güçlenmesine destek olur
* Uykumuzu düzenlemeye yardımcı olur
* Dolaşımı destekler ve bu da pek çok sağlıklı işlevin beraberinde libidoyu da (cinsel istek ve güç) destekler
* Kan basıncının dengelenmesine yardımcı olur

İnorganik mineraller sular-sıvılar ile vücuda alındığında hücrelerimiz için faydalı olamayabiliyor. Çünkü genellikle molekül yapılarının büyük olması hücrelerimize girişlerine engel olabiliyor. Bu nedenle bu inorganik minerallerin bitkilerce özümsenmesi neticesinde insan hücreleri için faydalı hale gelebildikleri biliniyor.
Bununla beraber, bilinen bir başka gerçek de son yıllarda beslenme alışkanlıklarımızın değişmesi ve sonucunda vücudumuz için gerekli olan bu inorganik mineralleri alamıyor olmamızdır.


İşte Himalaya Kristal Tuzu, vücudumuzun ihtiyacı olan bu mineralleri hem de vücudumuzun kullanabileceği bir yapıda bize sunuyor. Yukarıda sayılan tüm faydaların temeli bu özellikten kaynaklanıyor.
Sonuç, ancak doğal beslenirsek yaşamsal gıdalardan yararlanabiliriz. Purelife Himalaya Kristal Tuz yaşamsal mesajlarından yararlanabileceğimiz doğal tuzdur.

Ayrıntılı bilgi için:  http://www.purelife.com.tr/

Paga Gurme Evi yakında yanıbaşınızda!!!

Yeniliklerimizi Bekleyin!